21 Temmuz 2016 Perşembe

Eddie the Eagle (Kartal Eddie) - 2016

Filmin senaryosu 1988 yılında (1929'dan sonraki ilk temsilci) İngiltere'yi Olimpiyatlarda Kayakla Atalama dalında temsil eden Michael Eddie Edwards'ın hayatından esinlenilerek yazılmış. Konuyu bu şekilde okuyunca müthiş bir başarı hikayesi izleyeceğinizi düşünebilirsiniz. Aslında anlatılanın bir başarı hikayesi olmadığı da söylenemez, karar size kalmış. Michael Edwards çocukluğundan beri Olimpiyat oyunlarına katılmayı kafasına koymuş bir çocuktur ancak hem ailesinin maddi durumu hem de yeteneksizliği sebebiyle herhangi bir spor dalında üstün başarıla gösteremez. Bir süre sonra kayağa ilgi duymaya başlayan Eddie, milli kayak takımından da çıkarılınca (daha doğrusu Olimpiyat ekibine kabul edilmeyince) çıtayı biraz daha yükseltir ve İngiltere'de henüz yetişmiş hiçbir sporcunun olmadığı bir dalı seçer: Kayakla Atlama. Kayakla Atlama dik bir rampadan (70 m ve 90 m) aşağıya doğru kayarak havalanmayı ve mümkün olduğunda uzak noktaya düşmeden inmeyi amaçlayan bir spordur. Öyle ki, insanlar kayakla atlamaya çocuk yaşta başlamaktadır ve sonradan adapte olunabilecek bir spor değildir. Zira 90 metreden düşmek boyun kırılmasında kadar varan tehlikeli sonuçlara yol açabilmektedir. Eddie 1984 yılında Kış Olimpiyatlarına kabul edilmeyince katılım dalını kayakla atlama olarak değiştirir ve 1988 olimpiyat oyunlarına kadar kendini bu alanda yetiştirir. Bu alanda yıllardır şampiyonluğu elinden bırakmayan İskandinav sporcular varken Eddie'den mucize yaratmamız elbette beklenemez, bu açıdan film bir anlamda Eddie'nin "challenge" yani mücadelesini konu almaktadır da diyebiliriz.
 
Filmin yönetmeni Dexter Fletcher ve oyuncuları ise Michael Edwards rolünde Kingsman: The Secret Service'de oynayan Taron Egerton, ona akıl hocalığı yapan eski sporcu rolünde  Hugh Jackman ve ünlü kayakla atlamacı Warren Sharp rolünde ise Cristopher Walken'dır. Sempatik kişiliği ve her atlamadan sonra yaptığı kartal taklidi ile kendisine "Eddie the Eagle" yani "Kartal Eddie" lakabı takılan Eddie'nin zorluklar karşısında yılmadan hayallerinin peşinden koşma hikayesini izlemenizi tavsiye ederim. Alıştığımız başarı öykülerinden ziyade güzel bir "yolculuk" izliyor olacaksınız. İyi seyirler!
 
Baron de Coubertin's words "the most important thing is not the victory but the struggle"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder