22 Eylül 2016 Perşembe

Sabit Kanca 2 - 2014

Daha önce televizyonda gösterime girdiğinde Sabit Kanca'yı izlemiştim ve şu an ilk filmin senaryosunun tamamını anımsayamasam da eğlenceli bulduğumu anımsıyorum. Her soruya verdiği hazır cevaplarla ünlenen Sabit Kanca'nın filmdeki keskin zekası ve bitmeyen espri yeteneğini beğenmiştim. Bu nedenle boş vakit bulunca ikinci filmi de izlemek istedim ancak bu filmi pek beğenmediğimi söylemek zorundayım. İlk filmdeki komik ve zeki Sabit Kanca burada hazırdan geçinen bir çöpçatana dönüştüğü için de sevmemiş olabilirim. Filmde Sabit Kanca'nın ev sahibi ve libidosu biraz yüksek bir beyefendi televizyonda evlilik programında gördüğü Rencide Hanımla ile evlenmek istemesi üzerinde Sabit Kanca'nın bu ikilinin aralarını yapması anlatılıyor. Aslında bu tür işlere vakit harcamak istemeyen Sabit Kanca, ev sahibine var olan birikmiş kira borçlarının karşılığında buna razı olur. Ancak Rencide Hanımın ev sahibi beyefendiyi beğenmemesi işleri biraz daha zorlaştıracaktır. Bunun yanında Rencide Hanımın kızı Zeliş'e aşık olan (tabiri caizse belalı) bir adamın da kendi planlarını uygulaya koymasıyla olaylar birbirine girer. Olayların ortasında kalan ve tek aklı selim insan olan Sabit Kanca'nın işleri yoluna koyması gerekmektedir.


Bu filmin ilk film ile çokça sevilen Sabit Kanca karakterinden dolayı çekildiğini tahmin ediyorum ancak ilk film gibi eğlenceli-absürd bir senaryosu olmadığı için biraz eğreti olmuş. "Genius" olarak tanıtılan bir karakterin kira borcu karşılığı gönül meselesi çözmekle uğraşması ikinci filmin sevilmemesinin nedeni kanaatimce. Filmin yönetmenliğini ilk filmin de yönetmenliğini yapmış olan Alper Mestçi yapıyor, oyuncuları ise Sabit Kanca rolünde İsmail Baki Tuncer, Turabi Çamkıran, İrfan Arslanhan ve Damla Ersubaşı. Boş vaktiniz varsa izleyebilirsiniz.

16 Eylül 2016 Cuma

Delibal - 2015

Senaryo anlamında Türk sineması standartlarının dışına çıkıldığını söyleyebiliriz. Ben bazı sorularıma yanıt alamasam da, bazı sahnelerin beni şaşırttığını itiraf etmek isterim. Filmde üniversite öğrencisi Barış ve Füsun'un okulda başlayan ve evliliğe uzanan aşkları anlatılmaktadır. Hobi olarak müzikle ilgilenen Barış, ailesine yük olmamak amacıyla bir kafede çalışan Füsun ile birgün tesadüfen çalıştığı kafede karşılaşır. İlk görüşte Füsun'dan çok etkilenen barış haftalarca kendisini okuduğu okulda  bulmaya çalışır, eninde sonunda emeline ulaştığında ise sert bir kayaya çarptığını fark eder. Füsun derslerine konsantre olmuş, okulu dereceyle bitirmek isteyen ve okul biter bitmez Amerika'da yüksek eğitim yapmak isteyen bir kızdır. Dolayısıyla hayat planları ve günlük temposunda herhangi bir erkeğe yer yoktur. Öncelikle Füsun'u aşka ikna etmeye çalışmak gerektiğini fark eden Barış'ın ise pes etmeye niyeti yoktur. Çetin bir mücadele sonucu tutkulu bir aşka başlayan ikili aşklarını evlilikle sonuçlandırırlar. Ancak ya sonrası? Birbirlerini ne kadar tanıyabilmişlerdir? Ya da her şey dışardan mükemmel görünürken arka planında bir dram taşıyabilir mi?


Filmin yönetmenliğini Med Cezir dizisinin yönetmenliğini yapmış olan Ali Bilgin yapmaktadır, oyuncuları ise Çağatay Ulusoy, Leyla Lydia Tuğutlu, Hüseyin Avni Danyal ve Laçin Ceylan, aşina olduğumuz birkaç yüz daha var. Filmin senaryo bakımında çok klişe göründüğünü söyleyebiliriz, ancak yazıya başlarken belirttiğim gibi, birkaç yerde beni şaşırtan sahneler vardı. Yine de karakterlerin psikolojik anlamda çözümlenmeleri eksikti, ya da yeterince net izleyiciye aktarılamamıştı. Başrolde olmasına rağmen Leyla Lydia Tuğutlu biraz silik kalıyordu, özellikle filmin dramatik sahnelerinde Çağatay Ulusoy kadar göze çarpmıyordu. Filmin müzikleri ve bazı sahneleri ise başarılıydı, izlemek isterseniz tavsiye ederim, ama büyk beklentiye girmemek gerekiyor. Bu arada filmin Moonu 3 isimli Hint filminden aşırı esinlenildiği söylenmekte, uygun bir zamanda bu filmi de izleyip kendim de gözlemleyeceğim.


"Aşkının peşinden git..Belki benim kadar mutlu olamazsın ama yüreğine yakışırsın..."

8 Eylül 2016 Perşembe

Alacı Kuş (Mocking Jay) - Bölüm 2 - 2015


Daha önce de bahsettiğim gibi, artık serilerin dallanıp budaklanmasından biraz sıkıldım, ancak serinin son filmi olması sebebiyle (hem kitaplarını okuduğum hem de serinin ilk filmlerini izlediğim için) ikinci bölümü de izledim. İlk bölümde başlayan isyan ve savaş dalgaları burada devam ediyor ve başkent Capitol'e de sıçrıyor. Her ne kadar başkaldırı ve toplu isyan olsa da, bazı olayların oldukça kişiselleştiğini görmekteyiz: Başkan Snow'un Katnis Everdeen'e odaklanması, Katniss'in de yalnızca Başkan Snow'u yok ederse her şeyi çözecek gibi davranması gibi. Peeta ve Gale arasında sıkışıp kalmasa ve "Alaycı Kuş" rolüyle bu kadar meşgul olmasa Katniss daha geniş bir çerçeveden olaylara bakabilmeyi başarabilirdi belki de. Bu süreçte;  Panem halkının özgürlüğüne kavuşmak için seçkin bir birlik ile beraber başkente sızan Katniss ve arkadaşlarının amacı Başkan Snow'a suikast düzenleyip onu ortadan kaldırmaktır. Her ne kadar her yere kaos hakim olsa da, başkentin içine sızmak da düşündükleri kadar kolay olmayacaktır. Son ana kadar hayatta kalma savaşı veren Katniss, daha önce fark etmediği başka bir şeyi daha fark eder: Başkan Snow'un ortadan kaldırılması Panem halkını gerçekten özgürleştirecek midir? Ya da Başkan Snow ortadan kalksa bile, potansiyel ikinci bir tehlike daha mı var acaba?

Filmin yönetmeni serinin ikinci ve üçüncü filminin de yönetmenliğini yapmış olan Francis Lawrence, oyuncuları ise Jennifer Lawrence (Katniss), Josh Hutcherson (Peeta), Liam Hemsworth (Gale), Woody Harrelson (Haymitch), Elizabeth Banks ve Philip Seymour Hoffman'dır. Bu film Bölüm 1'e göre heyecan açısından seyirciyi daha ayakta tutuyordu, ayrıca görsel olarak da daha başarılı efektler vardı. Bu nedenle en azından seriye bir yerden bulaştıysanız, bitirmek adına izleyebilirsiniz. İyi seyirler!



"We all have one enemy, and that's President Snow! He corrupts everyone and everything! He turns the best of us against each other... Stop killing for him! Tonight, turn your weapons to the Capitol! Turn your weapons to Snow!"
Alaycı Kuş - Bölüm 1 hakkında:


http://sinemubi.blogspot.com.tr/2015/10/alayc-kus-mocking-jay-bolum-1-2014.html

6 Eylül 2016 Salı

Batman v. Superman: Adaletin Şafağı - 2016

DC Comics'in iki ölümsüz karakteri Batman ve Superman ilk kez aynı filmde karşı karşıya geliyorlar (yıllarca fantastik seri severlerin bir fantezisi gerçekleşiyor da denilebilir). Ama bu kez filmdeki karakterlerin işleniş tarzı beni biraz şaşırttı. Daha önceki filmlerde "Krypton'dan Gelen Güçlü Adam" imajı yaratan Superman, bu filmde adeta tanrılaşmış ve kontrolsüz hareketleri ile bizi şaşırtır hale gelmiş gibi görünüyor. Filme başka DC Comics karakterlerinin dahil edilmesininin de (Wonder Woman - Aquaman) ilerleyen zamanlarda daha gösterişli bir Justice League planlandığı gösteriyor olabilir. DC Comics'in Justice League'i sayılan bu filmde öncelikle Bruce Wayne'in geçmişinden birkaç flashback gösterilir, ancak son hali daha yorgun ve umutsuz bir karaktere dönüştürülür. Daha önce izlenilen Kara Şövalye'den çok daha farklı bir karakter ortaya konulur. Superman de aynı şekilde daha hırslı ve ateşli bir karakter olarak sunulur, aslında kötülük yapma niyeti olmasa da, eğer istese dünya için ne kadar tehlikeli olabileceği bir şekilde gözler önüne serilir. Batman ve Superman'ın karşı karşıya gelmesini sağlayan olaylar silsilesinin ardından çatışmalarının Yunan mitolojisini andıran tanrısallaşmış bir görüntü ile sunulması da ayrı bir mevzu. Burada farklı semboller alınabilir: Tanrı ile insanın çatışması. Ne kadar başarılı olduğu tartışılan bir epik sunuluyor, Metropolis ve Gotham'ın arasında gidip gelmek için film izlenebilir.

Filmin yönetmeni Sucker Puch ve Man of Steel filmlerinin de yönetmenliğini yapmış olan Zack Snyder, oyuncuları ise Batman rolünde Ben Affleck (Suicide Squad filminin sonunda da görülmüştü) ve Superman rolünde daha önce Man of Steel filminde rol alan Henry Cavill yer alıyor. Filmin görsel efektleri çok başarılı, Metropolis ve Gotham şehrinin ışıltılı sunumu için filmi izleyebilirsiniz, iyi seyirler!

"There was a time above... a time before... there were perfect things... diamond absolutes. But things fall... things on earth. And what falls... is fallen. In the dream, it took me to the light. A beautiful lie."