23 Haziran 2018 Cumartesi

Şark Ekspresinde Cinayet - 1974

Birkaç ay önce 2017 yapımı "Doğu Ekspresinde Cinayet" filmi  hakkında kısa bir yazı yazmıştım, bu hafta da Agatha Christie'nin bu ünlü eserinin 1974 yapımı olan filmini izledim. Aslında eser zaten giriş-gelişme-sonuç açısından değiştirilmesi pek mümkün olmayan bir gerilim senaryosuna sahip olduğundan ve bir trende geçtiğinden aynı filmi iki kere izlemişim gibi hissettim. Yani tahmin edeceğiniz üzere her iki filmin de konusu aynı, filmde 1930'lu yıllarda karlı bir kış gününde İstanbul'dan Paris'e giden ve içinde tesadüfen Hercule Poirot'nunda bulunduğu bir trende yaşanan cinayet ve bu cinayetin Poirot tarafından soruşturulması anlatılmaktadır. Amerikalı milyoner bir iş adamının yolculuğa çıkılan ilk gecenin sabahında (henüz tren Yugoslavya topraklarında iken) kompartımanında öldürülmüş halde bulunur. Hecule Poirot önce yerel yetkililer tarafından soruşturulması gerektiği düşüncesiyle bu işi soruşturmak istemez ancak trenin kara saplanıp kalmasıyla trende geçirdikleri zaman uzayınca, cinayetin dedektiflik soruşturmasını üstlenir. Poirot'nun belki en çok zorlandığı cinayet soruşturması budur zira öncelikle trene bindiği andan bu yana her şey olağan dışıdır, cinayetin işlendiği kompartımanda gereğincen fazla ip ucu vardır ve Poirot'un dedektif hisleri trendeki herkesten şüphelenmesi gerektiğini söylemektedir. Zorlu bir sürecin sonunda Poirot dedektifliğin etik ilkeleri ve vicdanı arasında kalacaktır.

1974 yapımı film de en az 2017 yapımı kadar başarılı idi, özellikle filmin ilk dakikalarındaki  İstanbul sahneleri eski İstanbul'un çok kısa bir belgeseli gibiydi. Filmin yönetmenliğini 1982 yapımı hukuk konulu bir film olan Hüküm (The Verdict) filminin de yönetmenliğini yapmış olan Sidney Lumet yapmaktadır, oyuncu kadrosu ise çok zengindir: Albert Finney (Poirot), Lauren Bacall, Sean Connery, Ingrid Bergman, Anthony Perkins, Jacqueline Bisset gibi dönemin tanınmış oyuncuları filmde rol almaktadır.Agatha Christie'nin İstanbul'da Pera Palas'ta kaldığı dönemde yazdığı romanından uyarlanan bu film, dönemin eleştirmenleri tarafından en iyi uyarlaması olarak kabul edilmiştir. Tabi bunda oyuncu kadrosunun da rolü olduğunu tahmin ediyorum.

Not: Filmin Sirkeci garındaki sahnelerindeki Arap sarıklı kişiler, çarşaflı kadınlar, fesli insanlar filmin yayınlandığı dönemde Türkiye'deki sinemaseverler tarafından büyük eleştiri almış ve Türkiye'ye karşı yaşanan önyargılı tutumu gözler önüne sermiştir.

"Ladies and gentlemen, you are all aware that a repulsive murderer has himself been repulsively, and, perhaps deservedly, murdered."