15 Kasım 2017 Çarşamba

Macbeth - 2015

Shakespeare'in Macbeth'ini okuduğumdan bu yana filmini izlemek için fırsat kolluyordum. Filmlere baktığımda farklı zamanlarda çekilmiş birkaç tane Macbeth filmi olduğunu gördüm ancak daha iyi bir görüntü kalitesi olacağı umuduyla 2015 yapımı olan filmi tercih ettim. Nedenini tam anlayamamakla beraber, bu filme hiç ısınamadım, Marion Cotillard bile filmi güzelleştirememiş. Ya da benim kitabı okurken aklımda canlanan sahneler bambaşkaydı hayal kırıklığına uğradım bilemiyorum. Filmin sahnelerinde hiçbir canlılık veya ihtiras yoktu, o nedenle hikayenin yüksek temposunu maalesef hissedemedim. Daha önce kitabı okuyanlar veya daha eski yapım filmleri izleyenlerin aşina olacağı gibi, konu 11. yüzyıl İskoçya'sında kralın ordusunda görev yapan ve krala sadakatiyle bilinen Macbeth'in önemli zaferler kazandıktan sonra üç kadın kahinin kehanetiyle yoldan çıkmasını anlatmaktadır. Kehanete göre Macbeth önce Cawdor Baronu daha sonra da kral olacaktır. Bu kehanete itibar etmeyen Macbeth, kralın kendisini Cawdor Baronu ilan etmesiyle içine bir şüpheyle karışık bir umut doğar. Hırslı ve güç sevdalısı karısının da kışkırtmasıyla kral olmak için harekete geçer ve mevcut kralı öldürüp yerine geçer. İşlediği suçların da ağırlığıyla içi hiç huzur bulmayan Macbeth elindeki güçle ne yapacağını bilemez ve git gide daha da paranoyak olur. Geri dönülemez bir yola girdiğini fark eden Macbeth, elde ettiklerini kaybetmemek için kendini kötülükle zehirlemek pahasına elinden gelen her şeyi yapacaktır.


Shakespeare'nin bu eseri yine İskoçya'da yaşamış bir Generalin hayatından esinlenilerek yazılmıştır. Tiyatro oyunu olarak yazılan eser, yazıldığı günden bu yana dünyanın pek çok yerinde sahnelenmiş ve birkaç kere de filme çekilmiştir. Bu filmin yönetmenliğini Assassin's Creed 3D filmini de yönetmenliğini yapmış olan Justin Kurzel yapıyor, bay ve bayan Macbeth rolünde ise  Michael Fassbender ve Marion Cotillard yer alıyor. Filmde sahneler kasvetli, kanlı ve karanlık olduğu için filmi sevemediğimden bahsetmiştim ancak Orson Welles'in 1948 yapımı filmini ya da Roman Polanski'nin 1971 yapımı filmini izlemediğim için kıyaslama da yapamıyorum. Zaten ilig duyan biriyseniz, en az birini izlemişsinizdir. İyi seyirler!


Life's but a walking shadow. Honor. Love. Friends. But in there's death. Curses."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder