Aslında Interstellar'ı izlemek istemiştik ancak Cinemaximum'da her zamanki gibi bir sistemsel bir sorun olduğunu görünce, en yakın seans olan bu filmi izledik. Fimi beğendim bu arada, her ne kadar klişe olsa da, film oldukça sürükleyiciydi. Aksiyon filmlerine çok yakışan ve olgunlaştıkça daha da çekici olmaya başlayan Keanu Reeves'in başrolünde oynadığı "John Wick" yavaş başlayıp hızlı ilerliyor. Filmde uzun yıllar mafya tetikçisi olarak çalışmış ve sonrasında durulmaya karar vererek emekliye ayrılmış John Wick'in tekrar başa saran hayatı anlatılıyor (Belki de Rus Mafyasının başındaki Viggo Tasarov'un dediği gibi, geçmişten kaçış yoktur, bir kez elini verirsen kolunu kaptırırsın). Emekli olduktan sonra sevdiği kadınla evlenen ve -hak etmediğini düşündüğü kadar güzel beş yıl geçiren- John Wick, karısının hastalanması ve ani ölümü ile yalnız kalır. Karısının kendisine son hediyesi olan yavru bir köpek sayesinde içinde yaşamak için yeniden bir umut beliren John, arabasına göz koyan mafya babası Viggo Tasarov'un şımarık oğlu Josef Tasarov'un son umut kırıntısını da yok etmesiyle kendisini yeniden olayların içinde bulur. Bu kez eskisinden farklı olarak intikam hırsıyla hareket ettiği için (güdülenmek için en etkili sebep) dikkatini tek bir noktaya odaklayacaktır. Salt aksiyondan daha fazlasını içerdiği için yavan olmayan bu film hakkında en güzel yorumu filmi tek başına götüren Keanu Reeves yapıyor: Aksiyon filmlerinin duygusal yönü olmasını seviyorum. Sadece şov olmaktan çıkıp bir hikâye anlatıyor.
Filmde en çok dikkatimi çeken noktalardan birisi John Wick'in lakabıydı (iki dilde lakabı var ilginç): Boogeyman! Türkçeye "öcü" olarak çevrilen bu kelime gerçek anlamıyla da bu. Ancak izleyenlerin dikkatini çekti mi bilmiyorum ancak bir yerde Viggo Tasarov John'u "Baba Yaga" olarak adlandırıyor. Baba Yaga, Sandman serisinin 6. kitabında Rus steplerinde geçen fantastik bir öyküde bahsedilen bir karakter olduğu için bu ifade benim ilgimi çekti: Baba Yaga Slav mitolojisinde cadı evya büyücü karakterdir, deforme olmuş bir vücudu vardır ve istediğinde kötülük getirir. John Wick'e yakışmayan tarafı, asıl hikayede Baba Yaga'nın aslında bir "kadın" olmasıdır. Neyse, bunlar önemsiz detaylar.
Filmin yönetmenliğini David Leitch ve Chad Stahelski beraber yapıyor. Daha önceki kariyerleri dublörlüğe dayanan ikilinin hiç de fena olmadığını söyleyebiliriz, her ne kadar film yer yer bilgisayar oyununu anımsatsa da :).
- Tekrar işe mi döndün?
– Hayır, sadece birkaç işi yoluna koyacağım.
Filmde en çok dikkatimi çeken noktalardan birisi John Wick'in lakabıydı (iki dilde lakabı var ilginç): Boogeyman! Türkçeye "öcü" olarak çevrilen bu kelime gerçek anlamıyla da bu. Ancak izleyenlerin dikkatini çekti mi bilmiyorum ancak bir yerde Viggo Tasarov John'u "Baba Yaga" olarak adlandırıyor. Baba Yaga, Sandman serisinin 6. kitabında Rus steplerinde geçen fantastik bir öyküde bahsedilen bir karakter olduğu için bu ifade benim ilgimi çekti: Baba Yaga Slav mitolojisinde cadı evya büyücü karakterdir, deforme olmuş bir vücudu vardır ve istediğinde kötülük getirir. John Wick'e yakışmayan tarafı, asıl hikayede Baba Yaga'nın aslında bir "kadın" olmasıdır. Neyse, bunlar önemsiz detaylar.
Filmin yönetmenliğini David Leitch ve Chad Stahelski beraber yapıyor. Daha önceki kariyerleri dublörlüğe dayanan ikilinin hiç de fena olmadığını söyleyebiliriz, her ne kadar film yer yer bilgisayar oyununu anımsatsa da :).
- Tekrar işe mi döndün?
– Hayır, sadece birkaç işi yoluna koyacağım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder