Daha önce bu serinin ilk kitabını okuduğumu ilgi uyandırmadığı için devam etmediğimi söylemiştim. İlk filmini de izlediğim için, uygun bir zamanda ikinci filmini de izledim, muhtemelen seriyi yarım bırakmamak adına üçüncü filmini de izlerim. Bir önceki yazımda kitap & film karşılaştırması yapabilmiştim ancak bu yazıda yapamıyorum ama film açısından ilk filmden ne daha iyi ne de daha kötü bir film olduğunu söyleyebilirim. Aslında ikinci filmde tam olarak anlaşılamayan ya da gizemli kalan hikayenin yavaş yavaş şekillendiğini ve anlam kazandığını söyleyebiliriz. Serinin bu filminde, ilk filmde pek de iyi ayrılmayan Anastasia Steele (Dakota Johnson) ile Christian Grey (Jamie Dornan) yaşadıkları tutku dolu anları geride bırakmaya çalışmaktadır. Daha doğrusu Anastasia her anlamda kendi hayatını kurmaya ve Christian'ı unutmaya çalışmaktadır, tabi bu hedefte pek çok yolu denese de her fırsatta karşısına çıkan Christian ile bir noktadan sonra yeniden birlikte olmaya başlarlar. Tutkulu çiftin yeniden bir araya gelmesi beraberinde pek çok zorluğu da getirmiştir. Christian'ın geçmişi henüz peşini bırakmadığı için Anastasia'nın başa çıkması gereken zorlukların sayısı da artmıştır. Zaten duygusal bir ilişkinin içinde boğulmamaya çalışan Anastasia'yı şimdi de kıskançlık krizleri ve Christian'ı kaybetme korkusu beklemektedir.
İkinci filmin yönetmenliğini ilk filmi yöneten Sam Taylor-Johnson yapmıyor, bu kez James Foley'i görüyoruz yönetmen koltuğunda. Bu nedenle mi bilemiyorum ama filmin tarzı da ilk filme göre biraz farklıydı, tamamen erotik veya sadist görüntüler daha azalmış, film biraz daha romantizme kaymış gibiydi. Belirttiğim gibi, serinin ikinci kitabını okumadığım için tam anlamıyla kıyaslama yapamıyorum belki de hikaye romantizme evrilmiştir. Dolayısıyla ilk filmde yaptığım sert eleştirileri yapamıyorum ama film hala vasat bir film, Kim Basinger'dan başka bir şey katamamış kendisine. İzlemek isteyenler için iyi seyirler!
İkinci filmin yönetmenliğini ilk filmi yöneten Sam Taylor-Johnson yapmıyor, bu kez James Foley'i görüyoruz yönetmen koltuğunda. Bu nedenle mi bilemiyorum ama filmin tarzı da ilk filme göre biraz farklıydı, tamamen erotik veya sadist görüntüler daha azalmış, film biraz daha romantizme kaymış gibiydi. Belirttiğim gibi, serinin ikinci kitabını okumadığım için tam anlamıyla kıyaslama yapamıyorum belki de hikaye romantizme evrilmiştir. Dolayısıyla ilk filmde yaptığım sert eleştirileri yapamıyorum ama film hala vasat bir film, Kim Basinger'dan başka bir şey katamamış kendisine. İzlemek isteyenler için iyi seyirler!
- I hope you're not a sore loser.
- That depends on how hard you spank me.
Grinin Elli Tonu filmi hakkında:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder