13 Nisan 2014 Pazar

Kaptan Amerika: Kış Askeri - 2014

"Marvel Comics"in kahramanları arasında en sevdiğim olmasa da, takip ettiğim bir karakter Kaptan Amerika. İlk yenilmezler filminde buzun içine gömülen Kaptan Amerika bu filmle günümüze dönüyor (biraz daha gelişmiş bir teknolojiyle buzları çözülerek günümüzde hayata döndürülüyor diyebiliriz - ki bu iki yıl önceydi). Marvel Comics'in kahramanları az sayıda olmadığından, sıklıkla devam filmi niteliğiyle birkaç tanesi bir araya getirilerek eğlenceli bir film ortaya çıkarılabiliyor. "Iron Man", "Thor" ve devam filmleri olan Avengers'den sonra bu film SIELD'in biraz daha içine girerek bazı şeylerin sonunu getiriyor. Öyle ki, modern dünyaya yavaş yavaş uyum sağlayan Kaptan Amerika (not defteri ile önemli olayları not alarak normal insanlarla arayı kapatmaya çalışıyor) tecrübesizliğinden olsa gerek, dünyanın 21. yüzyılda geçiriği değişimlerin farkına varamıyor ve 70 yıl öncesine göre hayatın önceliklerinin değişmiş olması bir anlamda onu rahatsız ediyor (mesela özgürlükler ve alanları). Biraz faşist bir örgüt olan HYDRA'nın tüm teknoloji ve gücü elinde bulunduran bir kurumun içine tümüyle sızmış olduğunun fark edilmesi bu tür oyunlara alışık olmayan Kaptan Amerika'nın paranoyaklaşmasına sebep oluyor. Aslında Kaptan Amerika hayatının dersini bu filmde Nick Fury'den almış olabilir: Sakın kimseye güvenme!

Evrene eklemlenen neredeyse her filmde olduğu gibi yenilikler içeriyor Captain America: The Winter Soldier. Daha ciddi, daha karanlık bir mesele üzerine eğiliyor. Tipik bir süper kahraman filmi olmaktansa komplo teorisi gerilimi olmayı seçiyor, devletin gözetim sınırlarını, kontrol mekanizmalarını, çürümüşlüğünü ana merkezine alıyor.  S.H.I.E.L.D'in dünya barışı için olası tehditleri anında ortadan kaldırmak için geliştirdiği sistemi, HYDRA'nın gelecekte kendi için potansiyel arıza çıkarak insanlar üzerinde kullanma amacı gütmesi eksenine yerleştiriyor bizi. Klasik 'insanlık için verimli olabilecek bir icat kötülerin eline geçerse ne olur?' hikayesini ,içerdiği 'şüphe duygusu' ve kendi türü içerisinde azımsanmayacak sosyo politik göndermelerle sağlamlaştırıyor.
 
Teknoloji kullanımı ve fantastik hikayesi sebebiyle filmi sevdim. Ancak Kaptan Amerika'nın bu filmde biraz geri planda kaldığı ve Falcon ve diğer karakterlerin en az kendisi kadar dikkat çektiği kanaatindeyim. Bununla beraber, teknoloji kullanımı her ne kadar etkileyici de olsa, kendi içinde çelişmekteydi. Neredeyse insan gibi düşünebilen ve hareket geçen yüksek teknolojili bir araç varken, gemideki bir rehin alma operasyonu yine insanlar aracılığıyla ve neredeyse kaba kuvvetle çözülüyor? Teknolojimiz birini yaratabilecek boyuttayken, diğeri ne alaka olabilir o halde?

Her neyse; Kaptan Amerika'nın devamı niteliğindeki bu filmde Chris Evans, Samuel L. Jackson, Neal McDonough, Anthony Mackie ve Scarlett Johansson ("Kara Dul") gibi görmeye alışık olduğumuz yüzler var (Filmin yönetmeni Anthony Russo ve Joe Russo).

"To build a better world, sometimes means tearing the old one down... and that makes enemies."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder